Sitemiz Günceldir
Mustafa Kemal Atatürk

Atatürkün Geleceğe Ait Düşünceleri

Atatürk genç bir Harbiye talebesi iken Osmanlı İmparatorluğu'nun karşılaşacağı müşkülleri görüyor, zaman zaman arkadaşlarına bu endişelerinden ve gelecek hakkındaki görüşlerinden bahsediyordu. 

Atatürk kendisini mektep sıralarından itibaren büyük ideali için hazırlamıştı. 

Erkan-ı Harb zabiti olarak Orduya ve hayata atıldığı günden itibaren memleket davası uğrundaki çetin mücadelesine başlamış bulunuyordu. 

Şam'dan Selanik'e bu dava uğruna gizlice geçmiş ve Selanik'teki Ordu merkezindeki vazifesi esnasında gizli İttihat ve Terakki faliyetlerine karışmıştı. 

Islahane Caddesi'ndeki evinde, Olimpos Gazinosu'nda, Ordu Kulübü'nde Mustafa Kemal en ateşli konuşmalarını yapıyor; arkadaşlarını, dostlarını yeni Türkiye idealine inandırmak için gayretler safrediyordu. 

O tarihlerde, Olimpos Gazinosu'nun bu dikkate şayan müdavimini görüp merak eden bir Bulgar, O'nunla yaptığı konuşmayı, yıllar sonra şöyle nakletmektedir: 

"... Kıraathanede bir arkadaşımla beraberdim. 

Yanımızdaki masada sivil-asker birçok Osmanlı memurları oturuyorlardı. 

Şuradan buradan konuşuyorlar, fikre benzer, tenkide benzer bir şeyi ileri sürdüler mi, geldiğimden beri sesini duymadığım genç bir zabite bakıyorlardı. 

Saraya mı mensuptu, gammazlar diye mi korkuyorlardı, yoksa o duyunca, istenen tesir hasıl olur diye mi umuyorlardı, bilmem. 

Geniş alınlı, ışık saçlı, gök gözlü, uzun ince elli bir zabit... 

Ben de orada bir komşu masadan sözlerine kulak misafiri oldum. 

Bir müddet sonra herkes birer birer dağılmış, o genç zabit masada tek başına kalmıştı. 

Son arkadaşı gidince, birden sandalyesini bizim masaya çekti ve hiçbir merasime lüzüm görmeden 'şimdi konuşabiliriz' diye söze başladı. 

İmparatorluğun o çöküş yıllarındaki bütün sakatlıkları, beceresizlikleri anlatıyor, anlatıyor, ben bir gün başa gelirsem deyip, kalkınma ve tutunma çarelerini sıralıyordu. 

İmparatorluğun her milletine ayrı hak tanıyor, Türk milletini ayakta tutmanın çarelerini düşünüyor, şapkadan, Latin harflerine kadar her şeyi ileri sürüyordu. 

Rüyada bir adamdı, gözleri çakmak çakmaktı. 

Mantık, gülünebilecek kadar muhalden bahsettiğini, insana telkin ediyor, fakat hangi kuvvet bilinmez, insanı içinden ona inanmaya sevkediyordu.." 

Bu dikkate şayan konuşmalar, zaman zaman da Selanik'teki Ordu Kulübü'nde olurdu. 

Arkadaşları daima, Mustafa Kemal'in büyük istikbal projelerini hayretle ve bazen de şakayla dinlerlerdi. 

Bir gün yine böyle toplantılardan birini yapmışlardı. 

Mustafa Kemal o akşam pek neşeliydi, etrafına topladığı arkadaşlarına şaka kastiyle şunları söylemişti: 

"Göreceksiniz, bir gün gelecek ki ben hepinize baş olacağım. 
Siz şimdi bana inanmazsınız, ama akibet inanmak mecburiyetinde kalacaksınız." 

Mustafa Kemal'in; kumandan olarak ne derece uzak görüşlü olduğu, harp tarihimizde misalleriyle sabittir. 

O, daima neticeyi görmüş bir kumandandı. 

Birinci Dünya Harbi'nin sonlarında Osmanlı veliahtıyla beraber Alman umumi karargâhına yaptığı ziyarette; Alman generallerine vaziyetin vahametini söylemiş ve kendilerine gezdirilen Garp Cephesi'nde en ufak bir galibiyet ümidi değil, sadece yakın ve kati bir yenilgi görmüştü. 

Mustafa Kemal'le, büyük harbin sonunda, tanınmış bir İngiliz yazarı olan Ward Price, Pera Palas Oteli'nde konuşmuştu. 

Yazar intibalarını şöyle anlatmaktadır: 
"İstanbul'a ilk defa 1918 senesinde gelmiştim. 

Bir akşam üzeri, Pera Palas Oteli'nde oturuyordum. 
Bir adam yanıma geldi ve bir Türk generalinin benimle görüşmek istediğini söyledi. 

İsmini sordum. 
Mustafa Kemal, dedi. 

O zamanlar Mustafa Kemal adını, daha ziyade müphem bir şekilde işitmiştim. 
Daveti memnuniyetle kabul ettim. 

Mustafa Kemal, düşünceli, kederli ve bedbindi. 
Bana memleketin halinden bahsetti ve her iki üç cümlede bir, 'Bu böyle olmaz, vatanı baştan başa değiştirmek lazım' diyordu." 

Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da bu imanla Samsun'a çıkmıştı. 
Anadolu zaferi, Mustafa Kemal gibi bir deha ile kahraman ve büyük bir milletin eseri olarak meydana geldi. 

O yıllardan ölümüne kadar Atatürk, bütün görüşlerinde haklı çıktı. 

Daha 1932'de kendisini ziyarete gelen Amerikan Genel Kurmay Başkanı'na, 1940 ile 1945 arasında bir dünya harbi çıkacağından ve bunun bugün yaşadığımız neticelerden gayet net bir ifadeyle bahsetmişti. 

Ölümünden bir iki ay evvel de, Başbakan Celal Bayar'a İkinci Dünya Harbi'nin yaklaştığını haber vermiş ve bu harp karşısında Türk hükümetinin alması gereken tedbirlerin neler olduğunu söylemişti. 

Atatürk; dehasının göz kamaştıran aydınlığında, geleceği gören ve ona göre kararlar veren ve tedbirler alan bir liderdi. 

Dünya milletlerinin gözüyle Atatürk... 

Atatürk arkasında geleceğinden korkmayan güçlü ulusal bir devlet bırakmaktadır. 
Bohemia Gazetesi/Çekoslavakya 

Kemalizm; hızlı gelişme yolunu keşfetti ve kanıtladı ki, yanlız bir kuşakta disiplinli bir eğitim ile halkçı bir büyük uygarlık geliştirebilir. 
Fransız yazar Ferard Tongas 

Eğer bugünkü Türkiye, Dünya Savaşı'ndan sonraki Avrupa'nın herhangi bir memleketinden daha fazla ileri gitmişse; bunun en büyük nedeni yeni cumhuriyetin başkanının, Atatürk'ün dehasında aramalıdır. 
Almanya 

Siz biliyor musunuz; dünyanın en büyük liderine, Atatürk'e sahipsiniz. 
Albert Einstein/Almanya 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol